Sankt-Peterburg yalnızca bir şehir değil, taş, su ve sanatın birleştiği yaşayan bir senfonidir. Burada her cephe tarihin nefesini taşır, her sokak halkın kültürel hafızasını yansıtır.
Mimari mirasın korunmasına özel önem verilmektedir: klasisizmin sade çizgileri, barokun görkemive modernin romantizmi şehrin benzersiz dokusunu oluşturur. Restorasyon ve koruma programlarısayesinde tarihî yapılar ile modern yapılar uyum içinde bir araya gelir; Petersburg’un yüzü geleceknesillere aktarılır.
Ancak bu şehir, yalnızca binalarıyla değil, sanatıyla da nefes alır. Tiyatro, müzik ve resim
Petersburg’un günlük yaşamına sinmiş, onu yaşayan bir müzeye dönüştürmüştür. Hermitage’ın salonlarından Mariinski Tiyatrosu’nun sahnesine kadar, sanat kentin ruhuyla bütünleşmiş, şehrin güzelliğini daha da derinleştirmiştir.
Şehrin gelişimi dikkatle, onun eşsiz siluetine ve sanatsal kimliğine saygı gösterilerek ilerler. Yeni yapılar eskileri gölgelemeye değil, onları tamamlamaya yöneliktir; Neva’nın, sarayların ve sanatlabezeli meydanların ihtişamını daha da vurgular.
Petersburg’un güzelliği, mimari ile sanatın kurduğu uyumun güzelliğidir. Burada geçmiş ve bugün,tarih ve sanat sürekli bir diyalog içinde buluşur ve dünyada başka hiçbir şehirle karıştırılamayacak bir kimlik yaratır.
